Pandit Shivkumar Sharma & Rahul Sharma


[youtube=https://www.youtube.com/watch?v=lk8Nw40zyyg&w=760&h=340]

Bu konser, bir Aga Khan Kültür Vakfı programı olan Aga Khan Music Initiative desteği ile düzenlenmektedir.

AKTC_AKMI_Logo

Hindistan Klâsik Müziği

Hint yarımadasının Klâsik müziği, insanlığın ortak kültür mîrâsının en gelişmiş ifâde tarzlarından biri olup, zengin bir geçmişe sahiptir. Kökleri 5000 yıl öncesine, kadîm İndus Uygarlığına kadar uzanır. Günümüzde Pakistan’daki Sind bölgesinde yer alan İndus Vadisi’nin önemli merkezleri Harappa ve Mohenho Daro’da yapılan kazılarda, telli, üflemeli ve vurmalı birçok sazın izlerine rastlanmıştır.

Hint müziğinin en eski biçimi, Hindû kutsal metinleri olan Vedaların bir ezgi eşliğinde okunmasına dayanır. Bu biçimin en eski örnekleri ise Rig Veda ve Sama Veda’da bulunan ve bugün hâlâ yaşayan köklü bir geleneğe uzanır. Hint müziğine ilişkin en eski inceleme olan Natya Şastra 2000 yıl önce yazılmış olup, sözlü ve sözsüz müzik ve danslarla ilgili ayrıntılı bilgiler içerir. Eski dönemin müzikle ilgili diğer önemli eserleri Brihaddeşi ve Sangît Ratnakar’dır.

XII. yüzyılda Sarangdev tarafından yazılan Sangît Ratnakar, bölgeye Müslümanların gelmesinden önceki dönemde icrâ edilen müziklerle ilgili kıymetli bilgiler içerir ve Hint müziğinin Vedalar döneminden sonraki gelişimini göz önüne serer. Sangît Ratnakar’da bu dönemden sonra Vedaların yerine “raag” adı verilen özel melodik yapıların kullanılmaya başladığı bilgisi yer alır. Kitapta ayrıca, kullanılan müzik âletlerinin de ayrıntılı tasvîrlerini bulmak mümkündür. Verilen bilgilere göre bu dönemde müzik hâlâ din esâslı olup, daha çok tapınaklardaki âyînler sırasında ibâdet amacıyla icrâ edilmiştir.

Hint müziği, XI. yüzyılın sonlarında bölgeye Müslümânların egemen olması ile birçok yeniliklere sahne olmuştur. İslâm etkisi, müzikal tarz ve yapıya farklı bir bakış açısı getirmiş, bu da zaman içerisinde Hindû ve Müslümân geleneklerinin kendine has bir karışımına dönüşmüştür. Kuzey Hindistan’da bugün de yaşayan bu karışım Hindustan Müziği olarak tanınmaktadır. Bu eşsiz sentez, yeni “raag”ların yanı sıra kavvâlî, terâne, hayâl ve tumrî gibi yeni tarzların da ortaya çıkmasını sağlamıştır. Rebâb, sarod, sitar, tabla, santûr ve nağğara gibi çalgılar bu dönemde geliştirilmiş ve Hint müziğine dâhil edilmiştir.

Hint müziğinin Müslümân kültürle ilk karşılaşması, Hindû tapınak müziklerinin câzibesine kapılan sûfî dervîşler aracılığıyla olmuştur. Sûfî dervîşler, bu müziğin bölgenin yerli halkının günlük yaşamında büyük önemi olduğunu fark ederek, İslâm’ın öğretilerini yaymakta kullanmışlardır. Başta Hazret Amir Khosro (Emîr Hüsrev) olmak üzere birçok mânevî önder, İslâm’ı, düzenledikleri semâ’ ve kavvâlî toplantıları ile yaymışlardır.

Santûr

Santûr, Hindistan coğrafyasında çok eski zamanlardan beri kullanılan bir sazdır. Özgün ismi eski yazıtlarda, Sanskritçe’de ‘yüz telli saz’ anlamına gelen “Şata-tantri Vîna” olarak geçer. Bugün kullanılan “santûr” sözcüğü Farsça’nın etkisiyle yerleşmiştir. Geleneksel santûr yüz telli bir çalgıdır. İçi boş olan saz kutusunun üzerinde yirmi beş köprü bulunur ve her bir köprü üzerinden dört tel gerilmiştir. İki zahme kullanılarak çalınır. Keşmir vâdisinde asırlardır kullanılmakta olan bu saz, genellikle tasavvuf müziği icrâcılarının eşlikçisi olmuştur. Önceleri Hint Klâsik müziğinde hiç kullanılmayan ve hatta Hindistan’da Keşmir Vâdisi dışında pek de bilinmeyen santûru, 1950’li yıllarda Shivkumar Sharma’nın babası Pandit Uma Dutt Sharma klâsik müziğe kazandırmıştır.

Shivkumar Sharma, santûru üzerinde bir takım değişiklikler yaparak çalmıştır. Sharma’nın santûru otuz bir köprülü ve doksan bir tellidir. Ses genişliği üç oktavdır ve sesleri kromatik dizilmiştir. Keşmir’de santûr müzisyenin önünde ahşap bir sehpâ üzerinde durur. Shivkumar Sharma, özellikle hızlı geçişlerde sesin yankılanmasını önlemek ve daha temiz sesler çıkarmak için santûru bacaklarının üzerine koyarak çalar. Zahmeleri işâret, orta ve başparmakları ile tutar.

Eskiden santûr yalnızca Keşmir bölgesinde yapılırdı; ancak günümüzde Shivkumar Sharma’nın yaptığı değişiklikler ile Hindistan’da santûrun herkesçe bilinen hâlini, Hindistan’ın Bombay, Yeni Delhi, Kalküta, Pencap ve Varanasi gibi birçok il ve eyâletinde bulmak mümkündür. Hem kendi öğrencileri, hem de dünyanın her yerinden birçok santûr icrâcısı Pandit Shivkumar Sharma’nın çalma tekniklerini uygulamaktadırlar.

Pandit Shivkumar Sharma (Şîvkumar Şarma)

1938 yılında dünyaya gelen Pandit Shivkumar Sharma, sanatçı, bestekâr ve “guru” kimliğiyle bir yaşayan efsâne olarak tanınır. Henüz beş yaşındayken, kendi de çok yönlü bir sanatçı olan babası Pandit Uma Dutt Sharma nezâretinde şarkı söylerek ve tabla çalarak müziğe başlamıştır. Hem başarılı bir ses sanatçısı hem de Dilrubâ icrâcısı olan babası aynı zamanda başarılı bir tabla ve harmonyum icrâcısıdır. Sanatçı, babasının isteği ve yönlendirmeleri üzerine santûr öğrenmeye başlamış ve daha önce Klâsik Hint Müziğinde hiç kullanılmamış bu çalgıyı esas sazı olarak seçmiştir.

Uzun sanat hayatı boyunca Pandit Shivkumar Sharma’nın müziğe sayısız katkıları olmuştur. Bu katkıların en önemlisi hiç şüphesiz, daha önce hiç kullanılmamış olan santûru, Klâsik Hint Müziği’nin önemli bir sazı hâline getirmiş olmasıdır. Santûrun Klâsik Hint Müziğine sağlayabileceği katkıları önceden gören Pandit Uma Dutt Sharma, tek oğlu Shivkumar’a bu sazı çalması konusunda büyük sorumluluk yüklemiştir. Sharma, yeni bir çalma tekniği geliştirmiş ve bu teknikle seslerin akıcılığını ve sürekliliğini sağlamıştır. Bugün santûr yalnızca Hindistan’da değil dünyanın dört bir tarafında klâsik sazların yanında kendine yer bulabilmektedir.

Pandit Shivkumar Sharma, ayrıca sözsüz müzik alanında çığır açmıştır. Yarım asırlık icrâcılık kariyeri boyunca Klâsik Hint Müziğine milyonlarca dinleyici kazandıran Sharma, sahnede bilgi birikimini, mükemmel tekniği ve içsel yaratıcılığı ile birleştirir. Klâsik Hint Müziği mîrâsını gelecek kuşaklara aktarmayı amaçlayan Pandit Shivkumar Sharma, hem Hindistan’ın dört bir tarafından hem de Japonya, Almanya, Avustralya ve Amerika gibi dünyanın birçok ülkesinden gelen öğrencilerini hiçbir ücret almaksızın Guru Shishya geleneği ile yetiştirmeye devâm etmektedir.

Günümüzde uzunçalar, kaset, CD ve hatta DVD formatlarında yüzü aşkın kaydı yayınlanmıştır. Sharma, ABD Baltimore Fahrî Vatandaşlığı (1985), Sangeet Natak Akademi Ödülü (1986), Padmashree (1991) ve Üstâd Hâfız Ali Khan Ödülleri (1998)’nin de aralarında bulunduğu ulusal ve uluslararası birçok ödüle lâyık görülmüştür.